
Kendimizi Örgütleyelim
“Sonuçlarının bir güç olarak biriktiğini hissettiğimiz ve gördüğümüz eylemler yaratmak bu bütünlükle mümkün olabilir.”
19 Ağustos 2025
Kadınların başbaşa kaldığı sorunlar her geçen gün şiddetlenerek artış gösteriyor. Erkek devlet şiddeti, devletin erkek şiddetini teşvik eden politikaları, ekonomik krizin yansımaları, aile yılının çok yönlü sömürüyü dayatan uygulamaları peşpeşe karşımıza çıkıyor.
Bu saldırılar altında, önümüzdeki dönemin daha da şiddetlenerek geleceğini öngörmek çok zor değil. Daha geniş pencereden baktığımızda, Türk devletinin bölgesel hedefleri ekseninde attığı adımlar, barış adı altında yürüttüğü süreç nihai olarak halkın mücadele yollarını tıkamayı hedefliyor. Devletin halkı sindirme politikaları karşısında muhalif güçlerin parçalı duruşunu derinleştirecek adımlar atılırken bizim ne yapacağımız sorusu daha fazla önem kazanıyor.
Bu cenderede nasıl bir kadın çalışması yapacağımız, nasıl çalışacağımız, ideolojik, politik olarak neye odaklanacağımız, bu süreci örgütsel olarak karşılayıp karşılayamayacağımızı belirleyecek.
Zayıf olan yanlarımızı tespit edebilmek için yüzeysel kalan tartışmalarımızı derinleştirebilmeliyiz. Kadın toplantılarımızın içeriğini ve sonuçlarını toplantıların misyonu ile birlikte tartışabilmeliyiz. Toplantılar bir kadın örgütü gibi hareket etmemizi mi sağlıyor yoksa günlük ve çoğunlukla da anlık bir pratik sorunu mu çözmeye hizmet ediyor?
Çoğunlukla anlık ve dayatan ihtiyaçlar ekseninde toplantılar yapmaya çalışıyoruz. Anlık gelişen gündemlere dair eylem yapmaya, bir parçası olduğumuz kadın platformlarının kaçınılmaz gündemlerini ele almaya odaklı toplantı yapma ihtiyacı doğuyor.
Bu yaklaşım “an”ı, “gün”ü kurtarmaya belki yetiyor ama bizi örgütlemeye, bir bütün olarak hareket etmemizi sağlamaya, saldırılar karşısında sistemli bir faaliyet örmemize yetmiyor. Bu uzun zamandır tespit edebildiğimiz, rahatsızlığını duyduğumuz eksiklerden biri, ancak aşmaya veya nasıl aşacağımıza dair odaklanmamız yetersiz kalıyor.
Bu yüzden ilk olarak toplantıları sadece pratik işlerin, anlık ve dayatan sorunların, ihtiyaçların konuşulduğu bir alan olmaktan kurtarmaya ihtiyacımız var.
Önemli bir diğer konu ise çalışma tarzımız. Çalışma tarzımız yaptığımız ve düşündüğümüz şeylerin kolektife bir güç olarak yansıyıp yansımadığını belirler. Herkesin kendi yaptığı veya yapabildiği şeylere odaklanması, kolektif çalışmanın inşa edilmesini sağlamıyor.
Bir bütün gibi hareket edebilmemiz, her birimizin yapabildiklerinin örgütsel bir güce dönüşmesi kolektif çalışmaya bağlı. Sadece kendi yaptığımız işlere, gittiğimiz eylemlere, takip ettiğimiz çalışma ve toplantılara, örgütlemeye çalıştığımız alan veya kadınlara odaklanmak sistemli bir faaliyet örgütlememize vesile olmaz.
Toplantı yapma ihtiyacı hissetmeme de bu çalışma tarzının bir ürünü olarak açığa çıkıyor. Kendi kendine yetme hissi bir yerde tıkanana kadar bunu göremeyebiliyoruz. Bu tıkanmaları yaşamadan da kendimize, çalışma tarzımıza müdahale edebiliriz. Kolektif çalışma, düzenli toplantılar kriz anlarında karşımıza çıkan tıkanmaların önüne geçecek veya bunlarla nasıl mücadele edeceğimize dair ufkumuzu açacak.
Başka önemli bir nokta ise pratiğe boğularak ideolojik, politik mücadeleyi es geçmemek, kendimizi çok yönlü geliştirmeye odaklanmak; erkek egemen devletin pratik saldırılarının arkasında yatan ideolojik saldırıları gören bir yerden mücadele hattı oluşturmak ve pratik olarak saldırıları teşhir etmeye, durdurmaya yoğunlaşırken erkek egemen devletin kadınlara saldırıları karşısında ideolojik olarak güçlenmeyi odağımızdan kaçırmamaktır. Pratiğimize eşlik eden eğitimler, atölyeler, tartışmalar önemini artırıyor. Sonuçlarının bir güç olarak biriktiğini hissettiğimiz ve gördüğümüz eylemler yaratmak bu bütünlükle mümkün olabilir.
Diğer önemli nokta ise sistemli politik çalışma yapmaktır. Kadınları sömürmeyi hedefleyen bütünlüklü politikalar karşısında yüzeysel yaklaşımlardan kaçınmak, parçalı eylemlerle gücümüzü, enerjimizi verimsiz kullanmak yerine yaptığımız eylemi nasıl daha etkili hale getireceğimize odaklanabiliriz. Erkek egemen devleti her yönü ile teşhir etmeliyiz. Ulaşabildiğimiz tüm kadınlara etkili bir teşhir çalışması yapmalıyız. Bunun yanında yaptığımız çalışmaların ve kurduğumuz sözün etkisinin teşhir etmekten öteye gitmesini hedeflemeliyiz. Bunun için kampanya tarzı çalışmaya daha fazla yönelmeliyiz. Gücümüzü bütünlüklü olarak harekete geçirecek, kurduğumuz sözü, yaptığımız eylemi daha etkili ve bütünlüklü hale getirebilmemiz buna bağlı. Gücümüzü ve odağımızı bütünleştirmek adına kampanya tarzı çalışmayı esas alabiliriz.